
Paradise City – Cennet Şehir, modern zamanlarda geçen dramatik üçlemenin ilk filmi. Filmin ana konusu, evsizlik, yoksulluk ve umutsuzlukla baş eden genç bir savaşçının yaşamıdır. Adam, Miri Matteson (Harry Richardson), Hawaii’deki evsizler ile yaşarken, Los Angeles’a gider ve tesadüfen bir çetede bulur kendini. Burada rejim tarafından baskılandı bir internet kafede çalışmaya başlar. Çete lideri Elijah Jarvis (Darren Gallagher), temelde bir avatarı olan kale savunmasına Dükkanın bölgesini kurtarmak için bir araya gelen bazı kanunsuzlarla karşı karşıyadır. Elijah, Miri tarafından takdir edilir ve bu fikirleri Eden City’de gerçekleştirmek üzere aklındaki bir planın bir parçası olarak onu alır.
Miri, Elijah’in liderliğindeki kale savunucularıyla birlikte, dükkanları ve dükkanda yaşayan insanları korumak ve depresyonu, açlığı ve uygarlığa düşman ulusal unsurları Eden City’de yeniden canlandırmak üzere birbirlerine kenetlenirler. Miri, artık kendi rüyasını gerçekleştiriyor, evsizler arasında büyümüş birinin şans vermeyi sabırla beklediği geleceğe olan inancından besleniyor. Birlikte çalışmak yerine, Miri ve arkadaşları, milliyetçi tarafları etkisiz hale getirmenin tek yolu olan kendi kaderlerini kontrol etmeye çalışıyorlar.
Film onu etkileyici bir destansı olay nöbeti olarak atmosfer oluşturur, bu arada toprak direniş hareketleri, isyan, militarizm, ekonomik imtiyaz ve çeteler arası savaşlara kadar çok geniş bir konu yelpazesine sahip. Finale doğru, cebelleşmelerin kötü sonuçlarının açıkça ortaya konduğu ve herkesin hırs ve kendi özgürlükleri için savaşırken büyük bir risk aldıkları bir zafer gününde son bulur. Paradise City başrollerini Harry Richardson ve Darren Gallagher’in oynadığı, güç dengeleri, sosyal ahlak, aşk ve özgürlük dürtüsü çerçevesindeki özgürlüğün ölçüsünde konuşlandırılmış çok çok yeterli bir film.